Güzel ilçemiz Turhal'ın eğitim ve öğretim kalitesi, Tokat'ın diğer ilçelerine göre çok yüksektir. Turhal'daki eğitim ve öğretim kalitesi her geçen yıl biraz daha yükselmektedir.
Bugün ilçe halkının %99'u okuryazar durumundadır. İlçemizde, öğretmensizlikten kapanmış, eğitime ara verilmiş okul yoktur. İlçemizde, okul öncesi eğitim-öğretim faaliyetleri olarak da bir hayli çalışmalar yapılmaktadır. Turhal'ın merkezinde bugün on beş ilköğretim okulu, üç anaokulu bir de Özel Yıldırım İlköğretim okulu bünyesinde anaokulu bulunmaktadır. Bu okullar arasında Özel Yıldırım İlköğretim Okulu'nun başarı seviyesi çok yüksek olup Türkiye'de ismi duyulmuş okullar arasında yer almaktadır.
Köy ve kasabalardaki öğrenciler için taşımalı eğitim faaliyetleri yapılmaktadır.
İlçemizde mesleki ve genel bilgi kursları da bir hayli revaçtadır. Bunlar arasında; dikiş-nakış, makine nakışı, el nakışı, el örgücülüğü, kuaförcülük, simsırma, boya, daktilografi, bilgisayar, iğne oyası, halıcılık vb. kursları sayabiliriz.
Ayrıca sosyal kültürel kurslar olarak da şunları sayabiliriz: Anadolu liselerine hazırlık, din kültürü, İngilizce, Arapça, saz, resim, Türkçe, matematik, fen bilgisi, basketbol, futbol, tekvando, güreş ve halk oyunları gibi kurslarımız vardır.
İlçemizde, Belediye Halk Kütüphanesi, Üniversite Kütüphanesi, Halk Kütüphanesi ve Şeker Halk Kütüphanesi gibi kütüphaneler de halkımıza hizmet vermektedir.
İlçemizde, 1994 yılında Gaziosmanpaşa Üniversitesine bağlı olarak Tıbbi Dökümasyon ve Sekreterlik Programı adı altında yüksek okul açılmıştır. Daha sonra 2000–2001 öğretim yılında eklenen programla birlikte yüksek okulumuzda program sayısı üçe çıkmıştır.
Yüksek okulumuzun amacı, ülkemizde hızla değişen ve gelişen sağlık kurumlarında istihdam edilmek üzere kalifiye ara eleman yetiştirmektir. Bu okul mezunları iki yıllık eğitimleri sonunda Tekniker unvanı almaktadır.
Üniversitede bugün muhasebe, inşaat ve işletme bölümleri de açılmıştır.(bkz. K.K.4)
Turhal ilçesi Tokat’a bağlı diğer ilçelere göre en çok köyü olan bir ilçedir. İlçemize bağlı toplam 55 köy vardır. Köylülerimizin en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca ticari işler ile geçimini sağlayan köylülerimiz de vardır. Köylülerimiz genellikle dağlık ve ovalık yerler kurulmuştur. Köylerimizin ulaşım ve diğer imkânlar yönünden eksikleri yoktur. Birçok köyümüzün yolu asfaltlıdır.
İlçemize bağlı olan bu köylere kendi köyümüzden başlayarak sıralayalım: Gökdere, Kızkayası, Kazancı, Kamalı, Buzluk, Ayranpınar (Vazanya), Kayaören (Arabören), Burga (Tatlıcak), Şatroba, Kuşoturağı, Ataköy, Taşlı Höyük, Bahçebaşı, Yeniköy, Uluöz (Örükçü), Hamide, Yeni Kışla, Sarıkaya, Çivril, Ağcaşar, Ulutepe, Ormanözü (Kelit Ovacığı), Elalmış, Yeniceler (Aşağı Geyran), Samurçay, Horsanlı, Eriklitekke, Kızoğlu, Damudere, Akçatarla (Dazmana), Sütlüce, Yağlıalan, Derbentçi, Kuytul, Erenli; Karkın, Gümüştop (Dazya), Çaylı, Çamlıca, Kuzualan, Üçyol (Biçin), Yazıtepe (Gülüt), Yeşilalan, Yenisu (Serpin), Arzupınar, Asarcık, Ortaköy, Karaevli, Üçgözen, Kalaycık, Koruluk, Çarıksız, Akbuğday, Necip, Sarıçiçek.(bkz. K.K.4)
İlçemize bağlı olan kasabalar her yönden gelişme gösteren kasabalardır. Bunlar: Şenyurt, Dökmetepe, Kat, Çaylı, Yenisu, Yazıtepe ve Ulutepe kasabalarıdır.(bkz. K.K.4)
İlçemiz, Tokat’ın en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. Turhal, il olma seviyesine gelmiş bir ilçedir. İdari yapısı ve resmi hizmet veren kurum ve kuruluşları her yönden eksiksizdir. Son sayım ile ilçe merkezinin 95.536 civarı nüfusa ulaştığı görülmektedir.
Şehir merkezinde genellikle apartman tipi evler mevcuttur. Ancak kale ve çevresinde eskiden yapılmış ve birçoğu tarihi özellikler taşıyan evler vardır. Ayrıca kale ve çevresindeki bu evler çok sık olarak inşa edilmiştir.(bkz. K.K.4)
Turhal’ın en eski camisi Ulu Camii’dir. Varvara tarafında yapılmıştır. Varvara Rum kale kumandanının kızıdır. Battal Gazi kaleye esir düşünce, ondan etkilenerek Müslüman olmuştur. Battal Gazi sesli olarak zindanda devamlı Kur’an okur ve namazını kılardı. Battal Gazi’den etkilenen Varvara Müslüman olur ve bunu gizleyerek, kilise yapımı için babasından izin alır. Amacı cami yaptırmaktır. İnşaat bitiminde babası kontrole gelir. Bir bakar ki ne görsün: kilise yerine camii yükseliyor. Kızgınlıkla kızına kılıcını sallar. Yaralanan Varvara, sürüne sürüne oradan uzaklaşır. Varvara suyunun çıktığı bölgeye gelince ruhunu teslim eder. Öldüğü yerden bugünki Varvara suyu çıkar. Cenazesini de yanındaki tepenin zirvesine defnederler. Tepenin ismi de bundan böyle Varvara Tepesi adını alır.
[1]
Caminin tarzı, inşası, kerestesinin şekli, boyası ve çiçekleri âsâr-ı Selçûkiye’den olduğunu andırıyor. 400 senedir baki kalan bu boya solmamış ve çiçekleri rengi bozulmamıştır. Yukarı saçaklar altında çok güzel çiçek şeklinde yazılmış kûfi yazıları görülmekte ise de bu yazılar okunamamaktadır.
Caminin batı tarafı kargır dîvar ve üzeri ahşap olarak cesim direkler ve gayet kalın mertekler ve sağlam ağaçlarla öyle tertipli yapılmış ki üzerinden o kadar sene geçtiği hâlde hâlâ bir ağacı çürümemiş ve antika hâline gelmiştir.
Caminin zemini çukurda kaldığı ve zeminden su çıktığı için, H. 1319/ M 1802 yılında zemin toprakla doldurulmuş ve zemin yukarı kaldırılmıştır.
Bugün ana camiye girmek için merdivenle aşağı doğru inilmektedir. Ana caminin arkasında mevcut olan asma kat da kaldırılmıştır.
[2]
İkinci Dünya Savaşı sırasında camide atlı askerler ağırlanmıştır.1951 yılında tamir edilerek tekrar ibadete açılmıştır.
Ulu Cami’nin iç makam kapı girişi üzerinde bir kitabe vardır. Buradaki kitabeye göre bu cami Miladî 1530 – Hicrî 950yılında El İshaku’l Emin tarafından yaptırılmıştır.
El_İshakü’l Emir’in hangi dönemde yaşadığı ve şahsiyeti hakkında bilgi sahibi olunamamıştır. (Bkz. Resim–1)
Ulu Camii iki kubbeli olup, geniş kemerli ve basıktır
[3]
Camii Şerif’in, H. 1172/M. 1759 yılında Yeşilırmak kavsi içine inşasına başlanmıştır. Büyük kubbe ve camii 1172’de inşa edilirken, küçük kubbeler ile minare 1180 yılında inşa edilmiştir. Aynı yıl kadınlara mahsus bölüm yapılmıştır.
Cami, Yeşilırmak’ın tam kenarında (doğu kenarı), kalenin bir ayağı mesafesinde olan kaya üzerine inşa edilmiştir. Doğusunda ufak bir tepe ve hamam, batısında Yeşilırmak, güneyinde kendi arsası, zaviye mahalli ve medrese mevkii, kuzeyinde ufak bir arsa ve bir de ev vardır. Turhal girişindeki ana köprünün yanındadır.
Caminin içerisinde türbe bulunmaktadır. Bu türbe caminin batı duvarına bitişiktir. Türbenin cami içerisine açılan bir kapısı mevcuttur. Tarihi bir hüviyet taşıyan, taş çerçeveli ahşap kapı, büyük bir sanat şaheseridir. Gerek ahşap kapı, gerekse taş çerçeve kabartma ve ayna süslemelerle bezenmiştir. (Bkz. Resim–2
Caminin ara kapısı üzerimde yer alan kitabede, cami ve türbenin Şeyh Hacı Mustafa Efendi tarafından yapıldığı yazılıdır. İnşaatla ilgili iki kitabe daha mevcuttur. Yani camide toplam üç kitabe vardır. Kitabenin biri minare girişinde, biri ara kapı üzerinde, diğer üçüncüsü ise ana giriş kapısının üzerindedir.
Camiden türbeye iki küçük kubbeli sahan ile geçilir. Bu geçiş bölümünde üç adet dor nizamı sütun bulunur. Dor sütunları erkeği ve gücü simgelemektedir. Ayrıca minare bitişiğinde çilehane mevcuttur.
Türbe içindeki sandukalarda: Kesikbaş Şeyh Abdulla Efendi (Kıble tarafı) yanında bir Horasan ereni (tahminen Lengeri Baba), onun yanında hizmetkârı bayan, onların yanında hanımları ile Şeyh Mustafa Efendi yatmaktadır. Ayrıca Şeyh Mustafa Efendi’nin çocukları da bu türbede cam ile kapalı bir dolapta Kesikbaş Hazretleri’nin cübbesi, kemeri ve tespihi mevcuttur. (Bkz. Resim–3).
Caminin cemaat kapasitesi 700 kişi olup, iç alanı 510 m
2’dir. Yapı şekli ve özelliği taş duvar, kubbeli ve minareli olup, müştemilatı şadırvan ve tuvalettir.
[4]
Turhal’ın ibadete açık en büyük camisidir. İlçenin merkezinde yer alan cami, üç katlı ve iki minarelidir. Minareleri üç şerefeden oluşmuş olan caminin üç katı da ibadete açıktır. İkinci kata iki adet merdivenden çıkılır. Girişte büyük bir alan ve ortasında şadırvan bulunur. (Bkz. Resim–4).
Caminin kenarları işlemeli bir yapı ile çevrili olup, kenarlarda oturmak için banklar bulunur. Cami içerisine girildiğinde insanı etkileyen mükemmel bir çini iççiliği göze çarpar. Caminin en alt kısmında ise çok çeşitli dükkânlar yer almaktadır.
Ulu Cami’den sonra zaman itibariyle eski bina olup o mahalle, bu cami nâmı ile anılmıştır. Kasabanın tam doğusunda ve Dazya Köyü yolu üzerinde olup etrafı evlerle çevrilmiştir. Etrafı taş duvarla yapılmış, üzeri ve minaresi ahşap ve tahtadan mamul bir mahalle camisi olup mimari kıymeti yoksa da terbiyesi mevcut eski Müslümanların ibadethanesidir.
Ulu cami yanında böyle ufak mescitlerin ehemmiyeti yoksa da her zaman beş vakit hizmette bulunmuştur.
[5]
Gümüştop cami, Turhal’a yarım saat mesafede ve Turhal’ın batısında bulunan Dazya köyünde yer almaktadır.
Cami, bir kubbeli iç avlu, diğeri geniş bir mescit olmak üzere iki büyük mekândan meydana gelmiştir. Kubbenin üst kısmında 134 cm çapında yuvarlak bir delik bulunmaktadır. Bu deliğin üstünde evvelce bir aydınlık feneri olduğu tahmin edilmektedir. Bu avlunun, doğu ve batı duvarında kubbeli odalara geçişi temin eden basık kemerli iki kapı bulunmaktadır. (Bkz. Resim–5)
Camide yer alan kitabeye göre, bu zaviye Ertanoğlu Mehmet oğlu Ali’nin sultanlığı zamanında inşa olmuştur
[6]
Bu türbe Amasya yolunda olup, erkek Kur’an kursu binası arkasındadır. Ahi Yusuf, semercilerin piridir. Hem tekkesi hem de yatırı bulunmaktadır. Vefat tarihi H.723/M.1324’tür.Bu tarih türbenin doğu girişindeki, giriş kapısı üzerinde yer alan kitabede mevcuttur. (Bkz. Resim–6
Ahi Yusuf, mevleviden olup tekkesinin yanına bir de çilehane yaptırmıştır. Ayrıca tekkesinin önüne aşevi (imarethane) yaptırarak, fakirlerin istifadesine sunmuştur. Bu aşevinden Turhal’da gelip geçen garip yolcular da istifade ederdi.
Ahi Yusuf, kendi geçimini ise Kaz Gölü çevresinden getirdiği kamışlarla yaptığı semerlerden temin ederdi. Bu yüzden mesleğin piri olarak kabul edilir.
723 senesinde inşa edilen bu türbe İlhanlı eseridir.
[7]
Asıl adı Şeyh Şahab’dır. Bu büyük zatın türbesi Amasya tarafında yani Turhal’ın kuzeyindedir. Aynı adı taşıyan mezarlığı yanı başındadır.
Türbe, önce ahşaptan yapılmıştır. Türbe içinde 4 sanduka bulunur. Güney tarafındaki büyük sanduka, Şeyh Şehabettin’e aittir. Diğer 3 sanduka ise hanımı, yanında oğlu ve en sonda ise onlara hizmet eden kadına aittir. (Bkz. Resim–7)
Şeyh Şehabettin’de, niyet taşı da bulunmaktaymış. Biri beyaz biri de siyah olmak üzere iki parçaymış. Niyeti kabul olanlara karşı taşlar yerinden kalkarmış, niyeti kabul olmayanlara karşı ise taşlarlar yerinden kımıldamazmış.
İskender Baba Türbesi tekkeler çıkmazında, bir evin giriş katında bulunmaktadır. Üstünde ev mevcuttur. Ahi Yusuf (Semercilerin Piri) türbesinin yanındaki sokaktadır. Mütevazı bir türbedir.
Kalenin üzerinde bulunan iki Sümer kitabesinden kalenin tarihini, Sümerlilere kadar yani, M.Ö. 3000 yıllarına kadar götürebilmekteyiz. Bu kitabelerden biri mağara girişinde, diğeri ise ramazan aylarında iftar ve sahur topunun atıldığı yerdedir.
Kale muhasaralarında, yeraltından ırmağa inerek su almayı amaçlayan veya kuşatmaları etkisiz hale getirmek için kullanılan bir mağara bulunmaktadır. Mağara bitiminde bir de demir kapı olduğu rivayet edilir. Üç yüz altmış merdivenle inilen mağaranın çıkışı, Amasya yolundaki boş bir arsadadır. Kalenin çevresinde de birçok tarihi eve rastlanmaktadır
[8]
KAYNAK:
TÜRK FOLKLOR ARAŞTIRMALARI TURHAL FOLKLORU ,MUSTAFA ALPARSLAN,KÜTAHYA ,2007
[1] Cihat Erdoğ, Yeşil Turhal, Turhal Matbaa, Turhal?, s. 24
[2] Cihat Erdoğ, Yeşil Turhal, Turhal Matbaa, Turhal?, s. 17
[3] Mehmet E. ULU,
Alperenler Cenneti Tokat, İst., 2004, s.200-202.
[4] Mehmet E. Ulu,
a.g.e., s.202-205.
[5] Cihat Erdoğ, a.g.e., s. 15
[6] Mehmet E. ULU,
a.g.e., s.206-207.
[7] Mehmet E. Ulu,
a.g.e., s.198-199.
[8] Mehmet E. ULU,
a.g.e., s.208-209.